top of page

Sağlıklı Toprak Ne Demektir?

Sağlıklı bitkiler için sağlıklı toprak gerekir. Hiçbir gübre tek başına zayıf toprağı iyileştiremeyeceği gibi, bitkilerinizi de hastalıklardan, zararlı böceklerden, kuraklıktan, rüzgardan ve diğer stres kaynaklarından koruyamaz.

Amerikalı mikrobiyolog Dr. Elaine Ingham’ın Toprak Besin Ağı (Soilfood web) kitabında uzun uzun anlattığı gibi sağlıklı bir toprakta sayısız yararlı mikroorganizma bulunur. Bunlar bitkilerin besinleri alabilmesini, güneş ışığını verimli kullanıp fotosentez yapabilmelerini, hastalıklara neden olan zararlı mikroorganizmaların bastırılmalarını, bitkilerin organik madde kullanmadaki verimliliğini artırmayı sağlarlar.

 

Sağlıklı bir toprakta yararlı bakterilerin ve mantarların olması gerekirken, toprağın kimyasallarla kirletilmesi, ot, mantar ve böcekler için zehir kullanılması, toprağın işlenerek alt üst edilmesi, üzerinin güneş ve rüzgara maruz kalarak kuruması gibi olumsuz şartlar, topraktaki faydalı mikrobiyolojik yaşamı gitgide azınlık durumuna düşürür ve işlevlerini yerine getiremezler. Organizmaların gitgide yok olması toprağın sıkışmasına neden olur, toprak yağan yağmuru içine çekemez. Toprağın sağlıklı olabilmesi için, mikrobiyolojik topluluğun ait olduğu yere yani toprağa getirilip geri verilmesi gerekir.

İyi bakteriler ve mantarlar besinleri tutmak, toprak parçacıklarını birbirlerine ekleyip, adeta yapıştırıp toprağın akıp gitmesini yani erozyonu önlemek, hastalık yapıcı organizmalarla besin için rekabete girmek, bitki köklerinin daha derinlere gidebilmesini su ve besin bulabilmesini sağlamak için toprak yapısını oluşturmak amacıyla gereklidirler. İyi bakteriler topraktaki besinleri sentezleyerek bitki köklerinin alabileceği formlara getirirler, bitki kökleri için amino asitler, hormonlar üretirler, birbirlerinin yaşamlarına destek olurlar, besin zincirini devam ettirirler. Hem toprakta, hem de yaprak yüzeylerinde faydalı bakterilerin olabildiğince zengin bir çeşitlilikte olması gerekmektedir.

 

Binlerce çeşit bakteri ve mantar ile onlarca çeşit protozoa, nematodlar ve mikroarthropodların faaliyetlerini çevresel koşullar belirler ve tüm faaliyetlerin durduğu, toprağın donması veya nemin çok düşmesi gibi özel durumlar hariç, bakteri ve mantarların faaliyetleri daima devam eder. Onların olmadığı bir toprakta besin olsa bile bitki kökleri o besinleri sentezleyip alamazlar. Kısaca, sağlıklı bir toprak onlarla olur. Örneğin bazı mantarlar toprak altında bir ağ oluşturarak, ağaç kökleriyle karşılıklı faydaya dayalı alışveriş ilişkisi içinde yaşarlar. Adeta bitki kökleriyle el birliği yaparak ağacın kökü gibi davranıp, ağacın köklerinin ulaşamadığı mesafelerden besin, su, mineral alıp getirirler ve bunun karşılığında enerji sağlamak üzere köklerden şeker(karbon) alırlar. İşte toprağın bilinçsizce işlenmesi, sürülmesi sadece bakterileri değil mantar dizilerini de kırıp, parçalayıp bu alışverişi bozar.

Sağlıklı bir toprakta, sadece faydalı mikroorganizma değil, az sayıda ve az çeşitli olması koşuluyla haşereler bile olmalıdır. Çünkü toprakta onların da bir işlevi vardır: Haşereler stres altındaki bitkileri yok etmek için tasarlanmışlardır ve topraktaki besin ağının sağlıklı olmadığını göstermek gibi önemli bir görev üstlenirler.

Faydalı organizmalar ne kadar çeşitlilik içerirse o kadar iyidir ve bu çeşitliliği tazelemenin yolu, zengin ve çeşitli kaynakla kompost yapmaktan geçer.

Hasat yapıldığında topraktan besin almış oluruz. Bu besinlerin toprağa geri verilmesi ve toprağın tazelenmesi gerekir ki, toprağın verimliliğini her yıl artırabilelim. Bilinçli doğal uygulamalarla topraktaki besin artışını sağlayabiliriz fakat konvansiyonel yani endüstriyel (!) uygulamalarla bu mümkün değildir. Çünkü konvansiyonel uygulamalar toprak erozyonuna, suyun yüzeyden akışına, besin kaybına ve toprak sıkışmasına sebep olmaktadır.

 

Bu nasıl olmaktadır? Her bir konvansiyonel uygulama neyi kötüleştirmektedir bir bakalım:

 

  1. Toprak partiküllerini ve besini yerinde tutan faydalı organizmalardır,

  2. Toprağın sürülmesi organizmaların yaşam alanını parçalamakta, organizmaları öldürmektedir.

  3. Böcek zehirleri hedef böceklerden çok daha fazla faydalı organizma öldürmektedir.

  4. Kimyasal gübreler tuz bileşikleri formunda olduğu için, kimyasal gübre kullanımı ozmotik kuvvetle organizmaların suyunu çekerek öldürmektedir. Bunu daha büyük ölçekte bir örnekle açıklayalım. Örneğin tuz dolu bir kabın içine bütün bir taze limon koyun. Bir süre sonra tuz, limonun suyunu çekmeye başlar ve sonunda limon kabuğu iyice kurur ve sertleşir. Çünkü kabuktaki tüm su tuz tarafından çekilmiştir. Tuzlu bileşikler de aynı şekilde mikroorganizmaların hücre içi sıvılarını çekerek onları kuruturlar.

  5. Toprağın sıkışması yüzünden, toprakta oksijen konsantrasyonu azaldığından, organizmaların metabolizmaları aerobikten, anaerobike yani oksijenli yaşamdan oksijensiz yaşama dönüşmektedir.

  6. Organizma açısından zayıflayan toprakta besin tutulamadığı için bu besin molekülleri yüzey ve yer sularına karışmakta, hem suları hem de atmosferi kirletmektedir.

Bu kayıplardan dolayı konvansiyonel tarım yapılan toprağın her dönümünde toprağa atılan azot tuzları suda çözünür, yıkanıp gider ve çevreyi, özellikle yeraltı sularını kirletir. Bu azotu yerine koymak için yüzlerce kilo azota ihtiyaç duyulur.

Buna karşılık, toprak biyolojisine saygılı doğal tarım yapılan bir arazide ise besinler toprakta tutulduğu için sadece alınan hasat içeriğindeki besin miktarı toprağa geri verilir.

bottom of page