top of page

Faydalı Bakterilerin Faydası Nedir?

Bakteriler bitkilerin yaprak ve köklerinin yüzeyini kaplarlar, kapladıkları yüzeylerdeki tüm besinlere sahip çıkıp tüketirler, bu sayede hastalık yapıcı organizmalarla besin rekabetine girer ve yeteri kadar desteklersek, zararlı organizmalara üstün gelip onlara besin bırakmazlar. Bakteriler ayrıca, bitkilerin enfeksiyon kapabilecekleri her yeri kaplayarak orada hastalık yapıcı organizmaların çoğalmalarını engellerler. Toprakta ise bakteriler besinlerin zararlı organizmalarca tüketilmesini engellemek ve enfeksiyon bölgelerinden kötüleri uzak tutmaktan başka besinleri (Azot, fosfor, kükürt, kalsiyum, demir, vb.) kendi bio kütlelerinde alıkoyarlar. Ayrıca bitkiler için toksik olan maddeleri ve bitki artıklarını çözüp en küçük toprak yapı taşlarını üretirler. Bu bakteriler olmaksızın toprağın yapı taşları oluşup daha büyük parçalara doğru toprak oluşumu devam etmez. Eğer bu faydalı organizmalar toprakta yoksa ve işlevlerini yapamıyorlarsa toprağın su tutma kapasitesi gelişmez ve toprak sıkışmaya devam eder. Çünkü bakterilerin yaptığı bu en küçük yapı taşları difüzyon yoluyla oksijenin içeri girmesine ve karbondioksitin dışarı çıkmasına izin verir.

Çiftçiler olarak bu bakterilerin tümünün ismini bilmek zorunda değiliz elbette. Bitkiler onları gayet iyi tanıdıklarından bizim yapmamız gereken, bitkilerin kendilerine faydalı olacak bakterileri seçmelerine izin vermektir. Bunun en pratik yolu da faydalı bakterileri yapraktan ve topraktan bitkilere su ile karışık olarak vermektir. Genel bir kural olarak, faydalı bakteriler daima güneşsiz saatlerde ve klorsuz suyla karıştırılarak uygulanır. Bu şekilde desteklenen bitki kendisini yapraklarında, köklerinde veya sürgünlerinde hastalıklardan koruyan bakterileri besler. Bitki bakterilerden başka mantarları da beslerken, protozoa ve nematodlar da bakteri ve mantarlarla beslenir ve sindirim sonunda geriye bitkilerin alabileceği formdaki besinleri çıkarırlar. Görüldüğü gibi, toprak besin ağı hayran olunacak bir düzen ve karmaşıklığa sahiptir.

Bakteriler gibi bazı mantarlar da hastalık yapıcı organizmalarla yiyecek rekabetine girer ve bulundukları ortamda desteklenirlerse bunu başarırlar. Ayrıca, bakteri ve mantarlar kendi aralarında da oksijen, besin, yaşam alanı ve su için rekabet halindedirler.

Bitkiler ağaç yapısında mı yoksa ot yapısında mı olduklarına göre ya bakteri ağırlıklı ya da mantar ağırlıklı toprakları severler. Şöyle açabiliriz; toprakta her durumda azot vardır. Azot; ağırlıklı olarak nitrat veya amonyum yapısı içinde bulunur. Eğer nitrat yapısındaysa bakteriler bu ortamı daha çok severler ve orada daha iyi yaşam alanı bulurlar. Bu da otların sevdiği ortamdır.

Diğer taraftan azot yoğunluğu amonyum içeriğindeyse, bu sefer mantarlar bu ortamı sever ve orada gelişirler ki bu da ağaçların sevdiği ortamı oluşturur. Yani, ağaç ağırlıklı bölgenin toprak altı mikrobiyolojisinde mantarlar daha baskındır ve topraktaki denge mantarlar lehine değişir. Bunu desteklemek için daha çok karbon içerikli, yani kuru dallar, gazete kırpıkları, kuru saman gibi malzemeden oluşan kompost yapılmalıdır.

Diğer taraftan; sebze ve otların yoğun olduğu arazide, bakteri ağırlıklı bir mikroorganizma topluluğu baskındır. Bunlar başlıca laktik asit bakterileri ve fotosentez bakterilerinden oluşur. Böyle bir toprakta azot ağırlıklı kompost daha faydalı olacaktır. Azot ağırlıklı kompost bahçeden elde edilecek tüm yeşil malzemenin ve balık artıklarının yoğun olduğu girdilerle yapılır.

Laktik asit bakterileri, diğer faydalı bakterilerin ürettiği şekerlerden laktik asit üretir. Laktik asit ortamın pH derecesini düşürdüğü için zararlı bakterilerin yaşama şansı kalmaz. Oksijensiz ortamda oluşan kötü kokuları bastırır. Bu özelliği ile atıkları fermente edeceğiniz veya çözeceğiniz zaman kötü kokuları bastırmak için doğru adres de burasıdır. Örneğin bokashi yaparken mutfak çöplerinin üzerine en önemli girdi olarak lakto serum kullanırız. Ev yapımı yoğurt ve turşu suyundaki asidik tat, laktik asit bakterilerinden gelmektedir. Domuz çiftliklerindeki kötü koku bile bu bakterilerle önlenmektedir.

Bebekler dış dünyanın bakterilerinden korunmak için, annelerinin doğum kanalından geçerken laktik asit bakterileri başta olmak üzere koruyucu bakterilerle ile sıvanıp dış dünyaya öyle merhaba derler. Böylece bağışıklıkları gelişmeye başlar. Sezaryanle doğan bebeklerin doğum sırasında böyle bir şansı olmaz.

Benzer şekilde doğal tavuk yetiştiriciliğinde tavukların içme suyuna eklendiğinde sindirim sistemini destekler ve yedikleri besinlerin daha iyi sindirilmesini sağlar. Ayrıca arpayı fermente ederek tavukların sindirim sisteminde arpanın %30 daha fazla sindirilmesini sağlar. Bitkilerin yapraklarına püskürtülen sulandırılmış bakteri çözeltisi büyümelerine yardımcı olur ve yaprakların üzerindeki phyllosphere mikroplarını güçlendirir. Kompost oluşmasını hızlandırır, diğer faydalı bakterilerin yaşaması için ortamı hazırlar, topraktaki herhangi bir dengesizlikte lakto basil (bacilli=çubuk) kullanılması toprak sağlığının iyiler lehine düzelmesine yarayacaktır.

Fotosentez bakterileri, güneş ışınlarını ve topraktaki ısı enerjisini kullanarak bitki köklerinin çıkardığı salgılardan, topraktaki organik maddelerden ve bazı gazlardan yararlı maddeler üretirler. Bu yararlı maddeler bitkilerin sağlıklı gelişmesi için gerekli şeker ve asitlerdir. Bu yararlı maddelerin olduğu toprakta diğer yararlı mikroorganizmalar da yaşama ve gelişme şansı bulurlar. Bu sebeple fotosentez bakterileri de diğer yararlı bakteriler gibi toprakta olmazsa olmazlardandır.

Mayalar, bitki köklerinin salgıladığı amino asitler ve şekerleri kullanarak bitkilerin büyümeleri için gerekli hormonlar ve enzimleri üretirler. Mayaların verimli çalışması için toprağın organik maddece zengin olması ve fotosentez bakterilerinin de aktif olması gerekir. Mayalar biyoaktif maddeler üretirler. Mayaların salgıları da laktik asit bakterileri için büyüme ortamıdır.

Aktinomisetler, topraktaki organik madde tarafından salgılanan aminoasitlerden antibiyotik maddeler üretirler. Topraktaki zararlı mantar ve bakterileri bastırırlar. Yağmurdan sonra duyduğumuz nefis toprak konusunun kaynağı da bu bakterilerin sporlarıdır. Aktinomisetler, bakteriler ile mantarlar arasında bir geçit formudur, yani, hücre yapıları bakımından bakteri özelliği göstermekle birlikte mantarlar gibi miselli bir yapı oluştururlar. Bir taraftan humus oluşumu, yeşil gübrelerin, kompost ve hayvan gübresi yığınlarının olgunlaşması gibi olumlu özellikleri varken, bir taraftan da bazı toprak kökenli bitki hastalıklarını oluştururlar ve bazı insan ve hayvan enfeksiyonlarına sebep olurlar.

Küfler, organik maddeyi bozunmaya uğratarak, kötü kokuları bastıran alkolü ve antimikrobiyel maddeleri üretirler. Bu maddeler de zararlı böcekleri kaçırır.

Görüldüğü gibi, yararlı mikroorganizmalar birbirlerinin hayatta kalmalarını desteklerken, zararlı olanları bastırıyorlar. Yararlı mikroorganizmaların bir toprakta üstünlüğü ele geçirebilmeleri, topraktaki organik madde miktarının yüksek olmasına ve toprakta yaşamlarını tehdit eden zehirli maddelerin olmamasına bağlıdır.

Kısaca, bir toprakta zehir kullanılırsa, yararlı mikroorganizmalar yok oluyor veya azınlıkta kalıyor ve meydan zararlılara kalıyor. Bu durumda bitkiler için besin sentezleyen ve bitkilerin bu besinleri alabilmesini sağlayan mikroorganizmalar olmadığı için bitkiler toprakta besin olsa bile alamıyorlar. İşte önemli detay burada yatıyor: zehir kullanılan topraklarda, toprağa verilen kimyasal gübrelerin büyük bir kısmı o besinleri bitkiler için sentezleyen (çözen) bakteriler yok olduğu için bitkiler tarafından alınamıyor.

bottom of page